Bir Psikoloğun Gözünden: Felsefede “Salt” Ne Demektir? Bir psikolog için “salt” kelimesi, sadece felsefi bir kavram değil; insan zihninin soyut düşünme kapasitesinin en saf örneklerinden biridir. Çünkü “salt”, insanın anlamı ararken tüm koşullardan, duygulardan ve dış etkenlerden sıyrılma çabasını anlatır. Felsefede salt ne demektir? sorusu, aslında “İnsanın zihni, dış dünyanın gürültüsünden arındığında geriye ne kalır?” sorusuyla eşdeğerdir. “Salt”, psikolojik açıdan hem bilişsel bir soyutlama hem de duygusal bir sadeleşmedir. Felsefede “Salt” Kavramının Anlamı Salt: Katıksız, Koşulsuz, Özsel Olan Felsefede “salt” kelimesi, “katışıksız” veya “kendinde var olan” anlamına gelir. Yani herhangi bir dış etkiden bağımsız olan, yalnızca kendi özüne dayanan bir…
Yorum BırakGünlük Fikirler Yazılar
Doğal Kalsiyum Fosfat Ne Demek? Çok Yönlü Bir Bakış Bir kavramı tek bir tanıma sığdırmak yerine, farklı pencerelerden izlemeyi seviyorum. “Doğal kalsiyum fosfat ne demek?” sorusu da tam böyle bir konu: kimyasal formüllerin soğuk kesinliğiyle, insan yaşamının sıcak ayrıntıları yan yana duruyor. Gel, veriye bakanlarla toplumsal etkileri gözetenlerin bakışlarını aynı masada buluşturalım ve birlikte düşünelim. Tanım: “Doğal Kalsiyum Fosfat” Neyi İfade Eder? Kalsiyum fosfat, kalsiyum (Ca) ve fosfat (PO₄) iyonlarının farklı oranlarda birleşmesiyle oluşan mineral ailesinin genel adıdır. “Doğal” dendiğinde, doğada kendiliğinden bulunan ve çoğu zaman jeolojik süreçlerle oluşmuş formlar akla gelir: apatite ailesi (özellikle hidroksiapatit, Ca₁₀(PO₄)₆(OH)₂), trikalsiyum fosfat (Ca₃(PO₄)₂)…
Yorum BırakGözbebeğinin biri diğerinden büyük göründüğünde çoğumuz aynaya biraz daha yaklaşır, kalbimiz de hızlanır. Ben de bu küçük farkın ardındaki büyük hikâyeyi merak edenlerdenim. Anizokori—yani iki göz bebeğinin farklı genişlikte olması—bazen masum, bazen de hızla ciddiye alınması gereken bir işarettir. “Anizokori neden olur?” sorusunu gelin kökenlerinden başlayıp bugüne ve yarına uzanan, samimi ama derinlikli bir yolculukla konuşalım. Anizokori Nedir? Kökenler ve Kavramın İncelikleri “Aniso” eşit olmayan, “kore” ise göz bebeği demek. Klinik olarak iki pupilla arasındaki belirgin boyut farkını tarif eder. Anizokori, kimi insanda doğuştan ve zararsız olabilir; kiminde ise sinir sistemi, göz içi yapılar veya ilaçlarla ilişkili bir mesaj taşır.…
Yorum Bırak1. Sınıf Örüntü Ne Demek? Edebiyatın Dilinde Desenlerin Anlamı Giriş: Kelimelerin Gücü ve Anlatıların Dönüştürücü Etkisi Bir edebiyatçı için kelimeler, yalnızca iletişim aracı değil, bir evren kurma aracıdır. Her cümle, kendi içinde bir düzen, bir tekrar, bir örüntü barındırır. Tıpkı müziğin ritmi ya da doğanın döngüsü gibi, kelimeler de tekrarlandıkça anlam derinleşir, duygu katmanları büyür. “1. sınıf örüntü ne demek?” sorusu, yüzeyde çocuklara yönelik bir eğitim kavramı gibi görünse de, aslında dilin, düşüncenin ve anlatının nasıl şekillendiğine dair derin bir edebi meseleye kapı aralar. Örüntü: Edebiyatın Gizli Deseni Örüntü, kelime olarak düzenli tekrarlar, belirli bir ritim ve benzerliklerin oluşturduğu yapıdır.…
Yorum Bırakİyi İstirahatler Nasıl Yazılır? Pedagojik Bir Perspektiften Dil ve Öğrenme Üzerine Bir Eğitimcinin Gözünden: Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü Öğrenmek, yalnızca bilgi edinmek değildir; aynı zamanda anlam üretmek, farkına varmaktır. Bir eğitimci olarak her gün şunu gözlemlerim: insanlar, kelimeler aracılığıyla düşünmeyi, anlamayı ve iletişim kurmayı öğrenirler. Basit gibi görünen bir kelime ya da ifade bile, bireyin dilsel farkındalığını derinden etkileyebilir. “İyi istirahatler” ifadesi de bu bağlamda hem dilbilgisel hem de kültürel açıdan dikkatle ele alınması gereken bir örnektir. Çünkü doğru yazım yalnızca bir “imla meselesi” değil, öğrenmenin derin katmanlarına dokunan bir pedagojik süreçtir. “İyi İstirahatler” İfadesinin Doğru Yazımı Türk Dil Kurumu’na göre…
Yorum BırakGırgır dergisi, Türkiye’nin en köklü mizah yayınlarından biri olarak 1972 yılında Oğuz Aral ve Tekin Aral tarafından kuruldu. Özellikle 1980’lerdeki siyasi atmosferde, sivri karikatürleri ve toplumsal eleştirileriyle dikkat çekti. Ancak derginin kapanışı, yalnızca bir yayın hayatının sonlanması değil, aynı zamanda ifade özgürlüğü ve toplumsal değerler üzerine derinlemesine tartışmalara yol açan bir dönüm noktasıydı. Gırgır’ın Son Sayısındaki Karikatür ve Tepkiler Gırgır dergisinin 17 Şubat 2017 tarihinde yayımlanan son sayısında, “Musa Kızıldenizi ayırır ve Yahudiler kurtulur” başlıklı bir karikatür yer aldı. Bu karikatür, Hz. Musa’yı hedef alarak hem Musevilik hem de İslam dini açısından hakaret içerdiği gerekçesiyle büyük tepki topladı. Sosyal medyada…
Yorum BırakGökyüzü mavisi hangi renk? Bilim, tarih ve algı üzerinden kapsamlı bir yolculuk “Gökyüzü mavisi” dediğimizde aslında tek bir tondan değil, fizik, biyoloji ve kültürün kesişiminden doğan bir renk ailesinden söz ederiz. Kısa cevap: Gündüz açık ve kuru bir atmosferde gökyüzünün baskın tonu, görünür tayfın kısa dalga boylarına—yaklaşık 450–495 nm aralığına—yakın serbest hava saçılımının ürettiği mavilerden biridir. Ancak bu, resmin yalnızca bir parçasıdır; günün saati, hava koşulları, bakış açısı, göz fizyolojisi ve dilsel kategoriler bu maviyi sürekli değiştirir. Fiziğin cevabı: Rayleigh saçılımı ve kısa dalga üstünlüğü Güneş ışığı, atmosferdeki azot ve oksijen moleküllerine çarptığında Rayleigh saçılımı devreye girer. Saçılım şiddeti dalga…
Yorum Bırakİlk Oteli Kim Kurdu? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Bağlamında Bir Yolculuk — Bir Barınaktan Fazlası: Konukseverliğin İnsan Hikayesi Bazen bir kapıdan içeri girdiğimizde, sadece bir odaya değil, bir hikâyeye de adım atarız. “İlk oteli kim kurdu?” sorusu, ilk bakışta tarihî bir merak gibi görünse de, aslında insanın birbirine nasıl davrandığını, toplumsal rollerin nasıl şekillendiğini ve adaletin ne kadar kapsayıcı olduğunu sorgulatan derin bir mesele. Konukseverlik, tarih boyunca kadınların empatisiyle, erkeklerin ise stratejik bakışıyla şekillenen bir alan oldu. Bu yazı, sadece bir otelin değil, birlikte yaşamanın ve birbirine alan açmanın tarihini anlamaya bir davet. — İlk Otelin Doğuşu: Güvenlikten…
Yorum BırakGondol Sallanma Hareketi Yapar mı? – Gücün, Dengenin ve Toplumsal Akışın Politik Anatomisi Bir Siyaset Bilimcinin Gözünden Başlangıç Bir siyaset bilimci için “gondol sallanma hareketi yapar mı?” sorusu, yüzeyde basit bir fizik meselesi gibi görünse de, aslında iktidar, denge ve toplumsal düzen üzerine derin bir metafordur. Çünkü bir toplumun da, tıpkı bir gondol gibi, her dalgada hafifçe sallandığı ama batmadan yol aldığı bir denge hali vardır. Bu yazı, Venedik’in sessiz kanallarındaki bir gondolun hareketinden yola çıkarak; iktidar ilişkilerinin, ideolojilerin ve vatandaşlık bilincinin nasıl “sallanarak” şekillendiğini inceler. Soru şudur: Bir sistem sallanabilir mi, devrilmeden kalabilir mi? İktidarın Dalgaları: Güç, Denge ve…
Yorum BırakHava Yolu Ulaşımı Ne Zaman Başladı? “Başlangıç” Masalını Bozan Cesur Bir Okuma Şunu en baştan söyleyeyim: “Hava yolu ulaşımı ne zaman başladı?” sorusu yanıltıcıdır. Tarih, tek bir “başlangıç” anına indirgenmeye direnir. Yine de hepimiz bir tarih isteriz; net, temiz, tartışmasız. Bense bu yazıda, o netliğin ardındaki bulanıklığı dürüstçe anlatmak ve tartışmayı ateşlemek istiyorum. Çünkü “başlangıç” dediğimiz şey, hangi taşıtı, hangi rotayı, hangi niyeti “hava yolu” saydığınıza bağlıdır. Balon mu, Uçak mı, Zeplin mi? Tanım Savaşları En eski kanat izi balonlarda. Montgolfier Kardeşler’in 1783’teki uçuşu insanı göğe taşıdı; ama bu “ulaşım” mıydı, yoksa bilimsel/seyirlik bir gösteri mi? Yine de, insanlı havanın…
Yorum Bırak