Sakatat At Ne Demek? Bir Anı ve Bir Soru
Hayal Kırıklığı ve Bir Kelimenin Gücü
Kayseri’nin sokaklarında sabahları yürümek, insanın içini tuhaf bir şekilde huzurla dolduruyor. Hava serin, ama kalbim bir o kadar sıcak. Çevremdeki insanlar, birbirine bağıran çocuklar, pazarda alışveriş yapan kadınlar, kahve dükkanlarında muhabbet eden yaşlılar… Her şeyin bir hikâyesi var burada, Kayseri’nin her köşesinde olduğu gibi. Ama bir gün, tam da normal bir gün gibi başlayan bir sabah, sokakta duyduğum bir kelime, her şeyi değiştirdi.
O sabah, taze yapılmış çorbanın kokusuyla uyanmıştım. Biraz tembellik, biraz da uyku mahmurluğu… Yavaşça kalkıp pencereyi araladım. O anda, bir kafede, sabah kahvesini içen bir grup insanın arasında kaybolan bir kelime kulaklarıma çalındı: Sakatat at.
Yavaşça geri çekildim pencerenin kenarından. Ne demekti bu? Hemen bilgisayarımı açıp araştırdım, ama kesin bir anlam bulamadım. Kayseri’de sakatat oldukça yaygın bir terimdi. Ama “sakatat at” ne demekti? Sakatat, genelde organ etleriyle ilgili kullanılan bir kelimeydi ama bu “at” eki… Bir şey eksikmiş gibi hissettim.
Duygusal Bir Yükseliş ve Kaybolan Bir Soru
Gün boyu bu kelime zihnimde çalkalandı. Birkaç kez kafenin dışındaki konuşmaları dinlerken, aynı kelimeyi tekrar duyduğumda, içimde garip bir duygu uyandı. İlk başta komik buldum, sonra biraz tuhaf geldi. “Sakatat at” derken, insanlar neyi kast ediyorlardı? Sadece bir yemek tarifi miydi, yoksa daha derin bir şey mi vardı? Kafamda bu soru döndü durdu. Sanki bir bulmacayı çözmeye çalışıyordum ve cevabı bulmak için her geçen dakikada daha fazla meraklanıyordum.
O gün, sokakta yürürken kulaklarım hep o kelimelere odaklanmıştı. Bir grup insanın konuşmasını duyduğumda içimde bir heves beliriyordu. Onlar “sakatat at” derken, bir şeyleri anlatıyorlardı ama benim anlamadığım bir şey vardı. Sadece bir yemek mi, yoksa bir kültürün parçası mı? Birdenbire merakım arttı, kafamda bin bir soru… Her kelimenin, her cümlenin içinde gizli bir anlam olabileceğini düşündüm.
Bir Yolu Bulmak ve Sonunda Anlamak
Ertesi gün, elimde bir çay bardağı ile mahalledeki dükkanlardan birine doğru yürüdüm. O kadar yakınımda olmasına rağmen, bazen bu sokaklar bana hiç yabancı gelmiyor. Neredeyse her gün geçiyorum, ama bu sabah, başka bir şey vardı. Yavaşça bir dükkânın kapısını araladım ve içerideki kalabalığa doğru adım attım. Birkaç yaşlı amca, geleneksel bir Kayseri sohbeti yapıyordu.
Bir an bir kelime tekrar duyuldu. “Sakatat at, bu akşam herkes gelecek.” Şimdi sorumu sordum, cesaretim kırık olsa da. “Sakatat at demek ne anlama geliyor?” diye sordum.
Bana güldüler. Sonra biri, bana doğru dönüp, “Bizim burada, her şeyin bir adı vardır, kızım” dedi. “Sakatat at, aslında bir gelenek. Kayseri’de özellikle soğuk günlerde, sokaklarda satılan özel bir yemek. İçinde sakatat bulunan, ama etten çok daha fazlası olan bir yemek.”
Gerçekten şaşırmıştım. Bu kadar basit bir kelime, anlamını bana anlatırken bir yandan da kaybolan bir sorunun cevabını bulmuş olmanın huzurunu yaşıyordum.
Yemek ve Kültür: Her Şeyin Bir Anlamı Vardır
“Sakatat at” kelimesinin ne kadar derin bir anlam taşıdığına bir kez daha tanık oldum. Bu sadece bir yemek değildi, aslında insanların bir araya geldiği, hem tat hem de kültür olarak bağları kuvvetlendiren bir şeydi. Sadece etle ilgili değildi, belki daha çok insan ilişkilerinin tuhaf ama anlamlı bir parçasıydı.
O günün sonunda, eve dönerken içimdeki huzur biraz daha büyüdü. Anlam arayışım, yeni bir yön bulmuştu. “Sakatat at” bir anlamda, bir köyde, bir şehirde ya da bir kültürde, kaybolmuş ya da gizlenmiş olan bir şeyin tekrar ortaya çıkması gibi bir şeydi.
Bir yemek, sadece midemizi doyurmakla kalmaz, aynı zamanda bizi geçmişimizle, köklerimizle ve birbirimizle yeniden bağlar. Bu anı, Kayseri’nin kalbinde, bir dükkânın içinde öğrendim. Sadece bir kelimenin peşinden gitmek, bazen insanı önemli bir şeye götürebilir.